Uzun bir koridor.
Uzun koridorlar hep tedirgin eder beni. Özellikle de geceleri. Özellikle de hastanelerin uzun koridorları geceleri.
Özellikle de annen orada çaresi bilinemeyen, bulunamayan bir illetle mücadele ederken.
Ve sen aslında çok uzakken, ama bir o kadar yakın olmak zorundayken.
Elinden bir şey gelmezken, gelemezken, ama yine de elinden gelenin de fazlasını yapmaya çabalarken. O ikilemde kafan allak bullakken.
Evine de yabancıyken,...
Radyo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Radyo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
4 Ocak 2019 Cuma
25 Haziran 2015 Perşembe
Modern Sabahlar vs. Modern Zamanlar

- Hoşçakalın...
- Hoşçakalın...
- Hoşçakalın...
...
- Günaydın...
Ve sessizlik...
Muhtemelen en fazla beş saniye sürmüştür.
Dinleyen herkese çok daha uzun geldiğine eminim. Belki de birden araya girip
‘şaka la şaka’ diyeceğini bekledi birçok kişi onların. Ben demeyeceklerini
biliyordum. Radyoda ‘yayın ölmesi’ diye bir tabir vardır çünkü. Bir saniye,
hadi belki iki... Ama daha fazla sessiz olunamaz yayında. Dinleyici yayının
gittiğini...
18 Ocak 2015 Pazar
Radyoya Bir Tost, Bir Portakal Suyu!...
Bundan altı
yıl öncesiydi. Askerden yeni dönmüştüm, kafalar fena halde karışıktı! Geri geldiğimde daha önceki görevime kaldığım yerden devam etmek üzere holding CEO’su ile sözleştiğimiz Radyo
Mydonose’da işler pek de iyi gitmemiş, satılma dedikoduları dolaşmaya
başlamıştı. Biraz sert ve acımasız olmasıyla tanınan ama birebir çalıştığımız
üç yıllık süre içinde onlarca yıllık eğitimle edineceğimden çok daha fazlasını
öğrenmemi sağlamış olan yöneticimle...
8 Eylül 2014 Pazartesi
Şükretmek İçin Senin (Kimbilir) Kaç Sebebin Var?
Hatırlar
mısınız; uzun yıllar önce posta kutularına bırakılan, “Bu mektubu fotokopiyle
çoğaltıp sen de 10 kişiye göndermezsen şunlar şunlar olacak, başına da şöyle
olaylar gelecek” şeklinde absürd finalleri olan ve günümüz spam e-posta’larının ataları sayılacak mektuplar vardı. İşte ben şimdi anlatacağım saadet zincirine
benzeyen akımları da o mektup furyasıyla bir tutuyorum ve o yüzden genelde hep
kayıtsız kalırım. Ancak bu tür davetler hayır...
14 Şubat 2014 Cuma
“Adam” Olmak!
Yıl 2001.
32. Avrupa Basketbol Şampiyonası Türkiye'de gerçekleştiriliyor.
Normalde güreşten ve futboldan başka bir spora ilgi göstermeyen güzel ülkemiz için bu ilginç bir fırsat. Sponsorlar da olayın içine giriyor, Türkiye Garanti’nin ‘12 Dev Adam’ şarkısıyla tanışıyor. Almışız coşkuyu, son derece iyi maçlar çıkartarak ilerliyoruz. Bir önceki şampiyon İspanya bile duramamış karşımızda.
Çeyrek finalde rakip Hırvatistan. Son çeyreğe...
21 Ocak 2014 Salı
Birinin Hayatına Dokunmak

Önceki
yılın sonlarına doğru yoğun günlerimizden birinde, Bilkent Üniversitesi’nden
bir grup öğrenciden eposta aldım. Bilgisayar Mühendisliği son sınıfta bir
ders alıyorlardı ve yapacakları projenin gerçekten inovatif olup olmadığını
belirleyerek projenin gerçekleşme sürecinde ‘Innovation Expert’ olarak onlara
destek olacak, ardından da dönem sonunda puanlayacak bir sektör çalışanı arıyorlardı. Konu
müzik, radyo, etkinlik ve bilet başlıklarını...
11 Nisan 2011 Pazartesi
Bilgi Sahibi Olmadan...

Garip bir ikilem var hayatta…
“İyi” bir şeyler yapmaya başlamanızla birlikte –muhtemelen aynı oranda- hakkınızda konuşulan anların ve konu başlıklarının da sayısı artıyor. Sadece bizim ülkemize özel olduğunu zannetmiyorum ama bizde daha yoğun ilgiyle karşılanan bir mevzu var; insanlar hakkınızda senaryolar üretmeyi seviyorlar. Ne de olsa “hiçbir başarı cezasız kalmaz” diye tanımlanan bir ülkedeyiz biz, mutlaka bu kurala uygun yaşamaya gayret...
3 Şubat 2011 Perşembe
Avustralya Radyosu SBS'te Geceyarısı Öyküleri

Daha önce Avustralya devlet radyosu SBS'in Türkçe yayınlarına radyoculuk ile ilgili konuk olmuştum ve o röportajı da burada yayınlamıştım. Orada da bahsettiğim Evrim Günçe'nin yaptığı röportajın ikinci bölümü de yayınlandı. Bu defa denemelerden oluşan kitabım Geceyarısı Öyküleri'ni konuşuyoruz.
Bu iki röportajda gösterdiği yakın ilgi, samimiyet ve "ustalığı" için Evrim'e özel teşekkürler..
Edit: Kayıtları yüklediğim site telif sorunları sebebiyle...
30 Aralık 2010 Perşembe
Ete Kurttekin ve "Temiz" Rock!

Seksenlerin çocuklarındanım ben. O dönemin çocuklarının çok ortak noktası vardır, anıları çok yerde kesişir. Çünkü o dönem hayatınıza dahil edebileceğiniz "heyecan"lar kısıtlıdır. Müzik gibi... Çoğunluk aynı şarkıları dinlemiştir, çünkü çoğunlukla aynı şarkılar sunulmuştur. Alternatifler hem şu anda olduğu kadar çoğalamamış, çoğalsa da bulmak şimdiki kadar kolay olamamıştır.
Seksenlerin ikinci, doksanların ilk yarısı, özellikle...
17 Aralık 2010 Cuma
Avustralya SBS Radyosundaydım.

Avustralya devlet radyosu SBS, günün belirli saatlerinde Türkçe yayınlar yapıyor. Bu güzel yayınları da harika bir ekip hazırlıyor. İşte o ekipten Evrim Günçe benimle önce radyo, sonra da kitap üzerine iki röportaj yaptı.
Onların ilki yayınlandı, Evrim'in başlığıyla "O Bir Radyo Tutkunu":
Röportajın Geceyarısı Öyküleri ile ilgili olan ikinci bölümü burada.
Edit: Kayıtları yüklediğim site telif sorunları sebebiyle Türkiye'de yayın yapamıyor...
15 Aralık 2010 Çarşamba
ODTÜ, Polis ve Pas Geçilen Gençlik...

1995 yılıydı. ODTÜ'deki 3.yılıma girerken okula adapte olmaya çalışmaktansa radyonun tadını çıkarıyordum. Ayaklarımız pek yere basmıyordu açıkçası, ODTÜ'nin radyosu kurulmuştu, orada yayın yapıyorduk ve kampüste tanındıkça küçük çaplı "celebrity"ler olmaya başlamıştık. Elbette beğeniler kadar eleştiriler de vardı. Kimse çalınan müzikten şikayetçi değildi ama azımsanmayacak bir kısım ODTÜ'nün kurduğu bir radyonun "popüler kültürün bir öğesi"...
8 Kasım 2010 Pazartesi
Ekmek Peşinde...

bir pazar akşamüzeri...
başkent ankara, kızılay'da güvenpark önündeki otobüs durakları, bir anlamda türkiye'nin merkezindeyiz yani.
ekmeğimizin peşindeyiz, iş gereği bulunmamız gereken bir etkinlik var; servisimiz bizi oradan alacak, geç kalan arkadaşımızı bekliyoruz.
o sırada önümüzde bir halk otobüsü duruyor. orta kapıdan inen birkaç kişilik grup yeniden kalabalıkla birlikte otobüse binmeye yöneliyor. bir terslik olduğunu fark ediyoruz ve tam...