13 Nisan 2010 Salı

Taşınmak Volume 1

Bundan kaçarınız olduğunu düşünmeyin. Hayatınızın –en az- bir döneminde mutlaka siz de “ev taşıyan zavallılar” kervanına katılacaksınız. Türkçe kullanımı sizi yanıltmasın ama kolaya da kaçırmasın; fiziksel olarak eşyaları taşıyan olmasanız da aslında evi taşıyan sizsiniz, bunu sakın unutmayın! Sorumluluğu kimseye atamıyor, bu işi kimseye satamıyorsunuz…
Yaşadığım süreçte kelimenin tam anlamıyla “deneme-yanılma” yöntemiyle öğrendiklerimin gelecek nesillerin selameti açısından kayıtlara geçmesini istedim. Internete hala güvenemediğim için, önerilerimin asırlar sonra da konuşulmasını sağlamak amacıyla evin duvarlarına da şekiller şeklinde durumu aktarmayı planlıyorum. Evet, ev sahibimin henüz haberi yok. Olmayacak...
1. Eski evin için aldığın ya da yaptırdığın perdelerin hiçbir işe yaramayacak. Dolayısıyla eve aldığın perdelerin daha sonra nevresim, kanepe örtüsü ya da hiçbiri olamıyorsa yer bezi olabilecek kumaştan seçilmesine dikkat et.

2. Eve yeni malzemeler alacaksın. Bazıları için internet alışverişi yapmaktan korkma ama kargo şirketlerinden kork! Asla sana söyledikleri saatte verdiğin adreste olmayacaklar! Zaman doğruysa adres yanlış olacak, adres doğruysa söyledikten bilmem kaç saat sonra gelecekler. Onların söylediklerine güvenerek işten izin almaya kalkışma! Öte yandan, nasıl olsa geç geliyorlar diye söyledikleri saatten 3-5 saat sonrayı planlama, emin ol ki o zaman da vaktinde gelecekler.

3. Kapıcıyla tanış ama samimi olma. İyi insan tablosu çizersen, sabah herkesin siparişlerini alırken seninkini görmezden gelir. Sen de kapıdaki dikiz deliğinden kapıcıyı izleyerek sinirlerini bozduğunla kalırsın.

4. En üst kattaysan asansörsüz bir ev olsun. Sana kesinlikle iyi gelecektir ama eşya taşıyanların hepsinin içinden tüm akrabalarını hatırlayacakları gerçeğiyle yüzleş. Ayrıca vazgeçtim kendini kandırma, o kadar kat her gün yürüyerek çıkılmaz!

5. Şehrinde IKEA yoksa da eline bir IKEA katalogu al, istediğin ürünleri seç, web sitesine gir ve siparişi ver. Hem süper bir hizmet, hem iyi ürünler almış ol, hem de eklenecek kargo ücretine rağmen daha uygun fiyatlı bitir. (Vay be, advertorial gibi karıştırdım araya IKEA’yı!)

6. Eski televizyonunu annenlere verdiysen ya da taşıma esnasında –hay Allah- camı kırıldıysa (“abi pardon ya, bizim arkadaşlar taşırken sizin plazmayı kırmışlar, kusura kalma” gibi bir cümle duymak hayal değil, emin ol!) ve sen yeni bir TV almaya niyetlendiysen sakın internete, forumlara, elektronik marketlere dalma. Gözlerini kapat, bir alışveriş merkezine dal, gözünü açtığında gördüğün ilk televizyonu al. Fazla araştırma yapınca da sonunda bu noktaya geliyorsun bana inan.

7. Visco yatak deneyimiyle yüzleş, ama bu süreçte kendini kaybetme! “Bir yatağa bu kadar verilir mi, oha!” cümlesindeki “oha” sınırını aklından çıkartma.

8. Eski eşyaları kolilerden çıkartmanın yenilerini almaktan daha zor ve masraflı olacağını bil. Kendine göre bir taktik geliştir; mesela kolinin en üstündeki paketi aç, çıkan bardağı sevmediysen bütün koliyi at gitsin. Ha bir de şu ihtimal var; koliden ilk çıkan maddeyi hayatında ilk defa görüyorsan bil ki o sana taşımacı firmanın hediyesidir. Ama her hediye karşılığında senden de bir koli gurbet ellerde yabancı yatak odalarını süslüyordur. (Yazı ilgi çeksin diye biraz erotizm katmayı deniyorum ama olmadı galiba. Kontes konsepti çalışmam gerek…) Dua et ki, gelenler gidenler parabolik eğrisinin kuyruğu sana dönmüş olsun. (iyi bir şey söylemeye çalıştım galiba.)

9. Sürprizlerin tadını çıkartmayı ihmal etme. Örneğin kolilerden aynı filmin paketi açılmamış iki adet DVD’si çıkıyorsa bunu aptallığın ya da hafıza geriliğin olarak yorumlama, yorma kendini… Durumdan vazife çıkart, eline takvimi al ve en yakın hangi arkadaşının doğum günü varmış onu öğren. Gerisi sana kalmış, her şeyi de ben anlatamam!

10. Elinde bir metreyle yaşamayı öğren. Evin her köşesini ölç ve sonra metreyi topladığın anda ölçüyü unut. Yeniden ölç, bir kenara not al, sonra nereye not aldığını unut. Biraz akıllan, yeniden ölç, cep telefonunun not bölümüne yaz, başlığını yazmayı unuttuğun için hangisinin ne ölçüsü olduğunu anlama. Yeniden ölç, her şeyi doğru not et, yapı markette gerekli malzemeyi al, eve geldiğinde tezgahtarın sana ters ölçü verdiğini gör. Beklentilerini küçültmeyi, tesadüflere inanmayı öğren, hayatını yönlendiren cümleler değişsin: “Ya usta, benim bi pencere var şöyle 2-3 metre filan, perde de yere kadar gelmesin, ne bileyim böyle kalorifer peteğinin ucun dokunsun ama ben pencereyi açarken o uçtan hafifçe süzülerek kapı pervazlarına doğru kıvrılsın… Ne lazım bize?” tanımıyla istediğin perde pencerelerine “cuk” otursun.

11. İnternet ve telefon bağlatırken sürprizlere açık ol. Neredeyse yalvara yakara “vallahi işimden izin aldım, bugün ya da cumartesi gelmezseniz bir daha evde bulunamam ben ” nidalarına “valla 3 gün içinde gelirler” cevabı aldığında sakın “cumartesi dahil mi, yani 3 gün mü, 3 iş günü mü? Peki cumartesi bir iş günü müdür ha?” sorusuyla karşı saldırıya geçme. Çünkü sonuçta kaybeden yine sen olacaksın ve “valla, aslında cumartesi çalışmıyorlar ama gelebilirler… bazen pazartesi’ye iş bırakmamak için cumartesi de çalışıyorlar.” gibi bir nokta atışıyla cevaplanacaksın. Rahat ol, böyle şeyleri kendine dert etme, çünkü zaten sana “arayıp randevu alın” diye verdikleri numara asla cevap vermeyecek, “sizi mutlaka gelmeden arayarak haber verecekler” bilgisi şaka olacak ve sen cumartesi günü öylesine eve uğramışken kapı çalacak: “abi iyi günler, buradan geçiyorduk da bi uğrayalım dedik. Telefona başvurmuşunuz?” durumu vuku bulacak. Ha zaten sonrasında bağlanan internetin çalışmayacak, destek hattı bin tane laf söyleyip hiç işlem yapmayacak, aptal muamelesi yaparak sana işlemleri anlatmaya çalışan callcenterablası’na “vipiay’ı buldum, 80 yazıyor” dediğinizde o sert tıonlamalarla size “hayır beyefendi, size vepeı diyorum, dikkatli bakın lütfen” fırçası çekecek, daha da ilginç olan “ben arıza kaydı alıyorum, sizi arayacaklar” hanımefendisi telefonu kapattığında “yok canım” diyerek sağdaki “internete bağlan” butonuna tıkladığında aslında internete zaten bağlanmış olduğunu fark edeceksin.

12. En basit ama gerekli zamazingoların zamanla aklına geleceği ve genelde ilk ihtiyaç anında orada olmayacakları gerçeğini kabullen. Paspası almayı yeni temizlediğin eve usta ayakkabılarıyla daldığında, banyo sabununu almayı duşa girip de suyu açtığında, tırnak makasını almayı tırnakların iyice uzayıp toplantıda birilerinin gözleri oraya takıldığında, kağıt havluyu almayı masaya yemek döküldüğünde, ütüyü almayı çamaşırları makineye attığında, “açacak”ı almayı miden çatlayıp da soda içmeye niyetlendiğinde, “kerata”yı almayı ayakkabıyı bir türlü giyemediğinde, damacanayı almayı gecenin saat bilmemkaçında için yandığında ve su bulamadığında, çöp poşetini almayı uyduruk market poşeti alttan su damlatınca hatırlayacaksın. Dert etme, her şey bir şekilde yoluna girecek, ölmeyeceksin…

Eve az çok yerleştiğine göre artık “hayatta kalma kılavuzu” altbaşlıklı “Taşınmak Volume 2” bölümünü beklemeye başlayabilirsin. Call Center ablası bir üstün yetenek göstermez ve çalışan sistem bozulmazsa, evimdeki körpecik internet bağlantımın dokunulmamış megabaytlarıyla o bölümü de gururla tamamlamayı planlıyorum.

Kaming suun…

2 yorum:

  1. iyice bak bakiim o kolilerde benim kitabim var mi:)))))

    YanıtlaSil
  2. :) Bezencim, bu sorunu kökten çözmenin zamanı geldi anlaşılan!... Mesaj atıyorum sana.

    YanıtlaSil