Devir
değişti hanımlar beyler. Artık sadece sosyal hayatta bir kimliğinizin olması
yetmiyor, sosyal medyada da kendinizi tanımlamalısınız. ICQ ve MSN ile başlayan
sosyal medya yaşamımız arada Yonja’larla 80630’larla değişik tarzlara
evrilirken, lise arkadaşlarımızı bulma heyecanına kapıldığımız Facebook’la
bambaşka bir boyuta geçti. Şimdi, ortalama bir dünya vatandaşı olarak hepimizin
(en az) birer Facebook ve Twitter hesaplarımız, bonus olarak Instagram,
Foursquare, Google+, Pinterest ve benzerlerimiz var. Ve sosyal medya dünyasıyla
birlikte hayatımıza bir de takipçi kavramı girdi malum. Dolayısıyla, daha çok
takipçi çekmek için bir şeyler yapmalıyız! İşte bu yüzden hepimiz bilinçli ya
da farkında olmadan sosyal medyada kimlikler oluşturmaya, hatta kullandığımız
sanal ortama göre değişik karakterlere bürünmeye başladık.
Olmazsa
olmaz giriş paragrafımı genelgeçer kalıplarımla tamamladığıma göre esas mevzuma
geçebilirim. Onunla birlikte tüm dengelerin değiştiğini düşündüğüm için gerçek
anlamda sosyal medya kavramının Facebook ile başladığını düşünüyorum. Dünyada
bu kavram yeni yeni oluşurken, önce bir yayın kuruluşunun, ardından da bir
kültür sanat ve e-ticaret kurumunun tüm dijital kimliğini yönettiğim için bu
konuda biraz ahkam kesme hakkımı kendimde buluyorum. Bu dönemlerde biraz daha
vitrinde görünmeyen işlerle ilgilenmem sektörden kopmuş olmamdan değildir,
bilakis suskunluğum asaletimdendir!.. Önce lafa bakacağım laf mı diye, sonra da
söyleyene bakacağım adam mı diye ve böylelikle Türkiye tarihinin en çok
kullanılıp harcanmış sosyal medya kalıbını da örneklemiş olacağım.
Bu
örneklemelerin başıma dert açtığı da olmadı değil. Birkaç sene önce hepimiz
taze Twitter coşkusundayken, motorize tweet sağnağı yağdıran bir arkadaşım
‘Neden takipçi sayım hızla düşüyor bir türlü anlamıyorum’ yazmıştı. Esasında
yazdıklarını keyifle takip ettiğim ve oldukça birikimli bir arkadaşımdı. Bahsettiği
durumunun sebebini net olarak bildiğim için onu özelden bir mesajla uyarmak
istedim. (Jargon yapalım: DM’den yürüdüm yani!) ‘Yazdıklarının takipçi kaybettirmesi asla
içeriğinden değildir, bazen çok sık ve üstüste tweet atarsan takipçiler içeriğe
bakmadan sıkılıp bırakabilirler. Sebebi bu olabilir arkadaşım.’ Gerçekten de
bence sebebi buydu. (Ki şu anda da aynı durumun geçerli olduğunu düşünüyorum.
Ne kadar sağlam ya da eğlenceli içerik oluşturursanız oluşturun, çok fazla ve
sık paylaşırsanız insanlar sizi takip etmekten vazgeçerler. ‘Hiç de olmuyor,
bilmemkaçbin takipçim var’ diyecek olabilirsiniz, o zaman size aslında
bilmekkaç çarpı bilmemkaçbin takipçiye sahip olma şansınız varken harcadığınızı
söylerim. Evet, iddialıyım.) Arkadaşıma attığım mesajdan dolayı pişman olmam için
gelen cevabı görmem yeterli oldu. ‘Beğenmiyorsan takip etmezsin o zaman!’ Lafını
tüm coşkusuyla gönderdi ve beni de listesinden çıkardı. Şaşkınlık. Ve hayat
dersi. O günden sonra hiçbir arkadaşıma bu konuda yorum yapmamaya ve tavsiyede
bulunmamaya karar verdim. Geçen süre içinde tavsiyelerimi sadece profesyonel
ortamlarda işime ve seminerlere, yani genel paylaşımlara sakladım.
Ta ki bugüne
kadar!
Kimi
arkadaşlarımın alınma, bozulma, kızma riskini göze alarak kendimce bir derleme
yaptım. Bence sosyal medyada aşağı yukarı varolan karakterler böyle. Hiçbir
iddiam yok bu konuda, son derece subjektif bir değerlendirme. (Altmetin:
Yıllarımı verdim bu işe, herhalde bir bildiğim var!) Ve gerçekten bunları
yazarken hiçbirinde gözümün önüne belli bir isim gelmedi, pek kıymetli
başbakanın deyimiyle genel bunlar genel genel!
Hadi
başlayalım:
SELFİCANLAR
Hayatları
her gün aynı açıdan aynı pozu çekmekle geçer. Çekiliş açısından dolayı pek
görünemiyor olsa da her gün kıyafetler, bazı günler de fondaki mekanlar değişir
ama poz hep aynıdır. (Bunun bir de banyo ya da evin girişindeki antrede bulunan
boy aynası modelleri vardır malum. Hiç gitmediğim banyosunun özelliklerini
sıralayabileceğim insanlar var benim!) Bir süre sonra klişeleşen fotoğraflara
hareket katmak için dudak büzmeler ya da ruj çizgisini genişleterek dudak
kalınlaştırmalar başlar. Bu tiplerden daha ilginç olanı ise bıkmadan usanmadan
aynı kişilerin aynı fotoğraflarını her gün ısrarla ‘like’layan beğenicilerdir.
KAYGICANLAR
KAYGICANLAR
Adı üstünde,
mesaj kaygılıdır. Toplumsal mesajlardan bahsetmiyorum, özel bu özel özel!
Sürekli laf soktukları tipler vardır. Bunlar çoğunlukla da bir eski sevgili, eş
ya da o an ilgi duyulan fakat bundan hiç haberi olmayan zavallı karşı
cinslerdir. "Önce lafa bakarım laf mı diye..." familyasının liderleridir
Kaygıcanlar. Genelde gece saatlerinde coşkuları artar ve zincirleme saydırdıkları
da görülür. ‘Alınan alınsın, ben ortaya söylüyorum’, ‘O kim olduğunu bilir’
gibi kalıpları vardır. Çoğunlukla ertesi sabah o mesajların büyük bir çoğunluğu
silinir ve toplumsal mesajlar girilerek kullanıcı hesabında dengeleme yapılır.
BENKURTARACAMCILAR
BENKURTARACAMCILAR
‘Evet
dostum, bu memleketi ancak ben kurtarabilirim. Yoksa siz tek başınıza bir
hiçsiniz!’ havasında seyredenlerdir. Sosyal ağları neredeyse sadece siyasi ve
toplumsal olaylarla ilgili kullanırlar. Güçlerini asla inkar etmeyeceğim,
gerçekten birçok olaydaki önemli farkındalıklar onların sayesinde oluşuyor. Ama
genel olarak herkesi eleştiren tavırları ve sadece yazmaktan öteye geçmemeleri,
sahaya hiç çıkmamalarıyla dikkat çekerler. Bir de olaylı dönemlerde ‘şu anda bu
tür paylaşımlar yapacaklar, yemek fotoğrafları ekleyecekler hemen listemden
çıksınlar, beni silsinler’ atarları meşhurdur. (Neden biz siliyoruz hiç
anlamadım..) Oysa nedense ilk gündemdışı paylaşım da hep onlardan gelir.
Savunma ‘Hayatımızın normal akışını bozmalarına izin vermeyelim’ olur. Oldu
canım.
ARTİZLER
ARTİZLER
Gerçek
anlamda sinema işi yapan aktörlerden bahsetmiyorum, bildiğiniz ‘artiz’ler
bunlar. Hasbelkader dikkat çekme şansı yakaladıkları bir mesleğe sahiptirler.
Bir şekilde, muhtemelen yaptıkları iş gereği ya da sosyal medyaya erken
yıllarda girip oluşturabildikleri hatırı sayılır takipçi kitleleri vardır.
Sürekli gittikleri yerlerden kendi fotoğraflarını yükler, onların üzerinde
çalışmalar yapar, efektler ekler, kolajlar oluşturur ve paylaşıp ardından
heyecanla beğenme sayılarını takip ederler. Bazı modelleri, esasında alenen
çirkinleşmektedir günbegün ama farkına bile varmazlar. ‘Like’layanların tıkları
dert görmesin, egolar şenlensin.
SPORTMENİMBENİNSANI
SPORTMENİMBENİNSANI
Düzenli spor
yapıyorlardır ve sağlıklı besleniyorlardır. Her öğün yedikleri yemekler, her
gün yaptıkları sporlar ve gittikleri mekanlar aralıksız paylaşılır. Çoğunlukla
kartvizitleri spor salonu soyunma odasında ayna önünde kulaklıkla çekilen
fotoğraftır. Plase, spor molasında su şişesi ve ayakkabı fotoğrafı olabilir.
Çoğunlukla boy fotoğrafı göremezsiniz, zira boy fotoğrafı inkar doludur. Spor
salonu müdavimi erkeklerin kaslı fotoğraf paylaşımlarından beklentilerini
tahmin edebiliyorum ancak bu konuda kadınları çözemedim. (Hakkını vererek
yapanlara saygım sonsuz, bazılarını bilgilenerek takip ediyorum, o ayrı.)
ZENGİNİMBENFAMİLYASI
ZENGİNİMBENFAMİLYASI
Alenen
görgüsüzlük yapanlara vallahi ve dahi billahi saygı duyuyorum. ('de' anlamındaki 'dahi' ayrı yazılır. Kalıplara bir de ters açıdan bakın?) Arabasını, kol
saatini, yemek yediği lüks mekanları çekinmeden gözümüzün içine sokanların
niyeti net, Allah daha çok versin. Ama bir de altmetinlerle ‘zenginim ben,
farkedin beni lütfen!’ diyenler vardır. Uçak biletinin ucu, yemek fotosunun
altından kenarı görünen özel restoran adı, kahve fotosu koyarken çaktırmadan
saati de kareye dahil etmeler gibi. Çoğunlukla bu familyanın amacına hizmet
edecek "Vaaay, kenardan da Rolex görünüyor panpa" pışpışçıları ortaya
çıkar ve "Aaa, yok ya amacım o değildi ki" cevapları verilir. Görev
tamamlanmıştır, ‘next please’..
ÖYLEGEZİYORUMKİCİLER
ÖYLEGEZİYORUMKİCİLER
Bu grubu
ikiye ayırmakta fayda var. Bir kısmı gerçekten verdikleri gezi bilgileriyle çok
işe yarıyor, hastasıyız. Ama bir de aralarında ‘çok geziyorum ben’ ve ‘şu
anda bak şuradayım’ havası vermeye çalışanlar vardır. Eğer bu modelden biriyle
aynı tatile düşerseniz vay halinize, sakın ‘aslında ben fotoğraf çekmeyi
severim’ demeye kalkışmayın ya da kazara güzel fotolar çekmeyin. Hatta mümkünse ilk
fotoğrafta eliniz titresin, açı kaysın. Aksi takdirde tüm tatiliniz ‘Bi de
şurada çeksene’ kabusuna döner. Zira bence tatilde insanlar net olarak ikiye
ayrılıyor: Gerçekten seyahatin o anda tadını çıkartanlar ya da tüm seyahatini geride
kalanlara ‘Bakın ben buradayım’ diyebilmek için sadece fotoğraf çektirmekle
geçirenler. İkinci gruptan koşarak, icabederse ilk uçakla kaçarak uzaklaşın.
Huzur özçekimde. (Çelişmiş olabilirim.)
ÇOKEDEBİYİMBENİNSANI
ÇOKEDEBİYİMBENİNSANI
Hayatları
Google'da bakara makara edebi özlü sözler araştırmakla geçer. Esasında o derece
duygusal olmaları ya da olmamaları çok önemli değildir ama duygusal ve
çoğunlukla ‘kadın ruhundan anlayan erkek’ prototipi kullanılır. Kadın
takipçileri ve ‘Retweet’çileri hızla artar. Hiç tıkanmazlar, copy-paste
sağolsun. Boşluğa bakan, bir elinde sigara ya da içki kadehi olan karanlık
profil fotoğrafı olmazsa olmazıdır.
MESLEKERBAPCIGİLLER
MESLEKERBAPCIGİLLER
Hayatlarını
çoğunlukla pazarlama benzeri işlere adamışlardır. Sektörden en güncel haberler
onlardan takip edilir. İlgi alanınıza giriyorsa gerçekten keyifle izlersiniz.
Ama bir süre sonra o ‘takipçi sayısı çokluğu egosu’ onları da ele geçirecektir.
Bilmemkaçyüzbin takipçisi olan ama kendisine hiç ‘bireysel dönüş’ alamayan bıçkın
işadamı bir gün şahsen de ortaya çıkmaya karar verir. "Kahve qeyfi" tadındaki
fotonun paylaşımı bir sosyal medya intiharıdır.
KAZANKAZANCILAR
Öyle ya da
böyle bir tarzları oluşmuştur ve bu sayede takipçi sayıları hızla artmıştır. Televizyondaki
zengin hayat dizileri gibi bir masal dünyası oluşturmayı başarmışlardır. Önce
birkaç olta atarlar, şuradan şunu aldım, buranın da busu ne güzelmiş benzeri
replikleri serpiştirirler. Sonrasında başta giyim, kozmetik ve hediyelik eşya
firmaları olmak üzere pazarlamaya ihtiyaç duyanlar bu kullanıcılarla bağlantıya
geçmeye başlarlar. Zaten hepsinin Instagram hesabında bir iletişim adresi
vardır. Yağmaya başlayan hediyelerle hayatları kolaylaştığı gibi, bu işi ciddi
anlamda kazanca çeviren versiyonları da mevcuttur. Kendisi kazanır, etki gücü
yüksekse firmaya da kazandırır. Tam bir ‘win-win’ örneklemesi yani. Bu durumda
kaybedenin kim olduğunu söylemesem daha iyi.
SELEBRİTİYANCILARI
Basın
sorumlusu ve menajer gibi tipleri kastetmiyorum, onların bir işleri var. Sebebinin
ne olduğu bilinmeksizin bir şöhretin yanına yamanmış ‘embeddedcelebrity’ tipler
vardır ve hep bu durumun ekmeğini yeme kaygısıyla yaşarlar. Bu tipin erkekleri
‘daha çok kadın’, kadınları ‘daha zengin erkek’ çabasındadır. Hiç es vermeden yanyana fotoğraflar koyulur ve sürekli birlikteymiş izlenimi yaratılır. En zavallıca
durumlardan biridir ama önemli takipçi sayılarına ulaşırlar.
GİZEMLİGİLLER
GİZEMLİGİLLER
Kafası
karışık, hayatı bol gelgitli tiplerdir. Bir ortamda hasbel kader tanışırsınız,
muhabbet ilerledikten sonra Facebook'tan arkadaşlık teklifi gönderir. Ayıp
olmasın diye kabul edersiniz ama birkaç gün sonra sizi de kısıtlamalı gruba
alır, genel bilgilerinden başka hiçbirşey göremezsiniz. Sanki siz arkadaş olmak
istemiştiniz! Bir mesaj atar, cevabınızı cevapsız bırakır. Mutlu olduğu bir şeyi
duyurduğunda altına mutluluğunu paylaşmak ve desteklemek için yorum eklersiniz, hiç
yokmuş gibi davranır. Bir çiçek demeti fotoğrafında siz de dahil birtakım arkadaşlarını
‘tag’ler, ‘hayatımı güzelleştirenler onlar’ der, gelgör ki onun seveceği bir
fotoğrafı eklediğinizde hesabından hemen kaldırır. Olur böyle şeyler, gerçek
hayatta da böyleler onlar. Gariptir, yazıktır. İdare edin.
SOSYALMEDYACIYIMCILAR
SOSYALMEDYACIYIMCILAR
Profesyonelmiş gibi görünen ama esasında o kritik çizgiyi bir türlü atlayamayan arada kalmış dijital pazarlamacıları kastediyorum. Açık söyleyeyim, sanal ortamlarda hep maskelidirler.
Neyin ilgi göreceğini bildikleri için sahte bir karakter çizerler ve onu
oynarlar. Konuşmalarından bile sahtelik akar. Çok ahkam keser, çok eleştiri
yaparlar ama kendi kişisel hesaplarına takipçi satın alır, fake hesaplarla
trend olmaya çabalarlar. Uzak olsunlardır, az ama temiz bilgi, çok ama yalan
dolana kıyasla candır. Gerçek samimiyet hiçbir şeyle kıyaslanamaz!
MUPPETSHOWDABALKONDAKİHUYSUZİHTİYARLARGİBİHERŞEYİELEŞTİRİRKENKENDİNEBAKMAYAN
MUPPETSHOWDABALKONDAKİHUYSUZİHTİYARLARGİBİHERŞEYİELEŞTİRİRKENKENDİNEBAKMAYAN
Hah, bak bu
da ben işte.* Yukarıda laf sokarcasına anlattığım birçok şeyi zaman zaman ben de yaptım, arada da yapmaya devam ediyorum. Üstelik öyle çok da takipçim yok. Az olsun öz olsun, çok seviyorum onlarla bir şeyler paylaşmayı. Yine de biraz kafam
karışık. Hemen anlaşılmasın diye de uzun isim seçip boşluksuz yazdım. Olaylar
olaylar...
YOĞUN ISRAR ÜZERİNE EK: AYNILAR
Evet, onlar da var bir parça. Aynı gerçek hayattaki gibiler, hesapsızlar, tatlılar, güzeller, canlar, cananlar. Seviyoruz onları, iyi ki varlar. (Baskı görmedim, zaten aklımdaydı. Tabi.)
YOĞUN ISRAR ÜZERİNE EK: AYNILAR
Evet, onlar da var bir parça. Aynı gerçek hayattaki gibiler, hesapsızlar, tatlılar, güzeller, canlar, cananlar. Seviyoruz onları, iyi ki varlar. (Baskı görmedim, zaten aklımdaydı. Tabi.)
İşte böyle.
Peki hiç geldi mi aklına daha önce, sen sosyal medyada hangi karakterisin en çok?
Sonsöz: Ekşi Sözlük jargonuyla; ironiden anlamayan nesle aşina değiliz!
Peki hiç geldi mi aklına daha önce, sen sosyal medyada hangi karakterisin en çok?
Sonsöz: Ekşi Sözlük jargonuyla; ironiden anlamayan nesle aşina değiliz!
(Muppet Show'un balkon kahramanları huysuz ihtiyarlar Statler ve Waldorf'u hep deli sevmişimdir zaten!...)
Bu yazının devamı niteliğindeki "Sosyal Medyada İleti Beğenmenin 15 Altın Kuralı"na bu linke tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Bu yazının devamı niteliğindeki "Sosyal Medyada İleti Beğenmenin 15 Altın Kuralı"na bu linke tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Hahaha diyim sana, herkes kendini aynılar grubuna Dikkat:))
YanıtlaSilBiliyorum:) İç sesler konuşsun bence :)
SilSeliiiiim bu eksik kalmış bence! Bir de bakıpbakıpetliyesütlüye karışmayanlar var:) Bu da benim sanki:))))
YanıtlaSilAslında ben başlığa "diğerleri" diye belirtmeliymişim, yoksa hepimiz kıyıdan köşeden izliyoruz ;)
Sil